Puslu, sisli boğuk bir hava vardı. Aylardan nisan... Henüz kış, baharı rahat bırakmamış. Tane tane kar düşüyor etrafıma. Okuldan bakımsız, pis, çamurlu yolları yürüyerek geliyordum. Hem de hocaya lanet okuya okuya. Yine dünya kadar ödev vermişti. Oysa daha hazırlamadığım ve hazırlamam gereken ödevler varken. Bu üniversite de beklediğim gibi değil miydi neydi... Boğazım düğümleniyor, pişman oluyorum okumaktan, yazmaktan, gezmekten, tozmaktan... Neyim vardı benim. İçimdeki sevgi dolu çocuk neden bahara küsüp solmuştu. Hayatın zorlukları benim de mi omzuma çökmüştü? Bende mi artık gülmeye hasret kalacaktım derken, geçtiğim müzik marketin camında beklediğim albüm bana gülümsüyordu. "Come Closer"... Çok beklemiştim. Her yerde çıkmasına rağmen, gecikmeli gelmişti Elazığ'a. Hem de tam üç gün. Hemen içeri daldım. Cd'yi aldığım gibi eve doğru koştum. İçimdeki kötü hisler birden yok oldu. Sevinç doldu damarlarıma ve hücrelerime. Karanlık kutuplara gün doğar gibi. O gün sabaha kadar albümü dinlediğimi hatırlıyorum. Öyle üstünkörü dinlemem ben albümleri. Her notasını ve her sözünü kalbimde hissederim. Bir yandan da albüm kapağını inceler, yazılanları satır satır okurum.
İşte böyle hayata bağlıyor beni Tarkan. Bugünlerde yine mutsuzluk hakim iç dünyamda. Tarkan'dan ve albümden net bir haber yok...

İçimdeki sorular aynen şöyle: Neden uzaklaştı bizden? Neden bir haber vermiyor? Neden elektronik de olsa özel günlerde bir mesaj gelmiyor eskisi gibi? Neden diğer sanatçılar gibi fanlarına yakın değil? Bu soruların hiç birinin cevabı yok bende. Bazen kızıyorum hem Tarkan'a, hem de kendime. Ne kadar cd, kaset, video, resim varsa yak at diyorum. Bu bir hastalık hadi yol boyunca yürü ve git tedavi olmaya, geç olmadan iyileş. Ama nafile bağımlıyım. Kurtulamıyorum bu illet salgından. Belki de iyileşmek istemiyorum. Hoşuma gidiyor böyle hasta olup sümüklü sümüklü dolaşmak.

Birileri çeksin artık zümrüt gözlü veletin kulaklarını. Gelsin bizle daha yakın olsun. Bir iki laf etsin bazen. Bunca emek verdiğimiz forumu görsün. İki satır duygularını yazsın. Kırsın artık zincirlerini, kurallarını bir tarafa bırakıp, yasaklarını delsin artık. Hiç mi taviz vermez kurallarından? İnsan bu kadar mı ulaşılmaz olur? O'nu sevenleri üzmesin artık, buyursun gelsin, temelli kalsın...


Hakan Çelik
27 Ağustos 2007