twilight

[twilight]

EPEYCE YORULMUŞUM...

Kaç yıl oldu, çektim elimi, ayağımı, aşk denilen hastalıktan;
Aslında başta güzeldi, anlamlıydı; ta ki; oluştuğunu anlayana dek, hatalardan.
Belki de, suç onlarda değil, bendeydi; ben çokça saftım, çokça kandım;
E, belki de, onlar da haklılardı, yanılacak değil ya, onlarca, yüzlerce kadın?

Bir dediğim, bir dediğimi tutmuyormuş;
Ama, halen, fırtına beni yutmuyormuş...
Kalp atıyormuş, ama hayat; yatıyormuş;
Benden uzak, yalnız, yatağında...
Bir dediğim, diğerinde oldukça farklıymış,
Bana deli diyen, epeyce, haklıymış...
Oysa delilik, O'nun içinde saklıymış...
Kendisi batsın, boğulmam batağında.


Epeyce yorulmuşum, yorgunluklardan, yorulmaktan;
Epeyce yorulmuşum; en diplerde, boğulmaktan...
Epeyce yorulmuşum hep, acıları ben doğurmaktan...
Bitmiyor bu acılar, bitmiyor be azizim;
Gitmiyor efkarlar, gitmiyor; ben acizim.

[twilight]

SEN KİMSİN?

Ben öyle kolay kolay unutmam eskileri,
Ama unutursam da, kolay kolay, hatırlamam...
Ah keşke hatırlasam, ama zayıf hafızam;
İstesem de, çok istesem de, seni hatırlayamam!

Hayatımın bir dönemine damga vurmuşsun;
O damgalar silindiyse, ben mi suçluyum?
Unutturmasaydın kendini, ne yapayım?
Hayatında gördüğün; en unutkan yapıyım...


Seni hatırlamam imkansız, boşu boşuna uğraşma;
Belki seni hatırlamam anlamsız; anlamamı sağlama.
Unutursam, tam unuturum, gidişinde demiştim;
Şimdi ''ben geldim'' demişsin, pardon da; sen kimsin?

[twilight]

KARA KARA DÜŞÜN ŞİMDİ...

Ebediyen ayrıldık tabii, bunun yarısı var mı;
Son derece ciddiydik; ki, bunun şakası var mı?
Öncem seninle, sonram kiminle olursa;
Bundan sonra sorma; ''hayatında birisi var mı?''


İster gezmem, ister gezerim, hayat benim; değil mi güzelim?
İster eğlenirim, ister evlenirim, hayatıma her gün birini eklerim...
Sen de ister evlen; istersen eğlen, saygı duyar, duymanı da beklerim;
Ama yok sen de saygı, zaten bir nebze olsa; yaşamaz kalbim, teklerim!

Kara kara düşün şimdi, ''Sarışın mı, esmer mi, benden güzel mi?
Gözleri acaba mavi mi, hatırladığım kadarıyla öyle severdi...''
Kara kara düşün şimdi, ''Yabancı mı, yerli mi, yol, evliliğe gider mi?
O'nu da benim kadar sever mi; beni o derece çok severdi!''

[twilight]

DEĞİŞTİR!

Anladım artık, güvenim yok aşka;
O eski ben değilim, bu ben çok başka...
Aşk sözcüğünü çıkardım sözlüğümden;
Yenileri eklenmedi henüz mütemadiyen!

Anladım artık, aşka hiç güvenmiyorum;
Güvendim bu güne kadar, bak ne oldum?
Üzüntüden perişan adam; ah, o ben miyim?
Ama yok artık o kırgın adam, çok değiştim...


Uzaklara yolladım, eski beni, bir tatile ihtiyacı vardı belki;
Hava değişikliği ona iyi gelir, şimdi yeni ben, yönetsin beni...
Kundaklara sardım, sarmaladım, epeyce kucakladım yeni beni;
Ben kendimi çok sevdim; bence, sen de, değiştir kendini!

[twilight]

GEÇMİŞ OLSUN...

Kim mutlu eder ki beni, senin kadar?
Hangi ten, yarama merhem olur?
Tam olarak; ne kadar sürede geçer;
Hüzün; ne kadar sürede yok olur?

Peki ya aşk; sahi var mı halen?
Dünya üzerinde; kuytu köşelerde filan...
Ya sevgi; hani anlata anlata bitiremedikleri;
O'nu duysam; tanımam; görsem inanmam...


Aşk, sevgi, sadakat; saygı, nezaket ve şefkat;
Bu kelimelerin yerini başka kelimeler aldı...
Öfke, kibir; hiddet; kin, kavga ve şiddet;
Elimizde kaldı...
O zaman tüm aşıklara geçmiş olsun;
Çünkü savaşlardan çokça yara alındı...
Sevgi hüküm giydi suçtan; nefret ise;
Dışarıya salındı...

[twilight]

KIRIK KANATLAR...


Artık taşıyamıyor vücudum; bu kırık kalbi;
Ama kime bırakayım?
Çöpe mi atayım?
Eski bir dosta emanet mi edeyim?
Bilemedim; ben bu kalbi, neyleyim?

Artık taşıyamıyor vücudum; bu karışık aklı;
Ama ne yapayım?
Alıcıya mı satayım?
Eski bir aşka ödünç mü vereyim?
Karışmasına sebepsin, güle güle kullan mı diyeyim?


Benim görünmeyen; kırık kanatlarım var;
Çırpınıp uçmam için; üflesem; düşmem için...
Ama inat ettim; düşmeyeceğim; bir de beni yormasalar;
Ama nasıl direneceğim; karşımdaki bin bir düşman için?

[twilight]

VAAT ETTİKLERİN...

Her şey tamam... Ne bir fazla, ne bir noksan;
Kuş sütü eksik sofrada; bir birimizi yiyelim.
Tartışma başlasın; iyi olan; kazansın...
Ara sıcaklar gelmeden; afiyet olsun diyeyim...
Çünkü var daha söyleyeceklerim...


Bizim ki; ne aşk; ne sevgi, ne dostluk, ne ilgi,
Uzaktan; uzağa; kulaktan kulağa bir bilgi...
Mış'lardan, muş'lardan ibaret; günümüze rivayet;
Geleceğe ihanet; geçmiş yazılı, olsun; at bir silgi.


Düzeltiriz ne varsa; ucundan kırpıştırırız;
Aşk denilen yalana; kanarsak aptalız...
Peki ya vaat ettiklerin? Onu ne yapalım;
En iyisi düşmanlara kalsın, biz en kötüsünü kapalım.

[twilight]

GÖREN GÖZÜN HAKKI...

En iyi ressamı bulsam; en güzel kadını çizdirsem;
En şık kıyafeti seçsem; üzerine giydirsem...
En güzelinden makyaj yapsa; hatta; saçına bir taç taksa;
Senden güzel olmaz ki; pırlantadan olsa...


Senin kadar güzelini; rüyamda görürüm demiştim anca;
O da belki şansa; o kadar erkek içinde; vurmaz piyango bana!
Ama; işte; rüya değil; serap değil; tam karşımda;
Gördüm ya onu; ölsem; gam yemem artık; umurumda değil dünya!


Gerçi, biraz nazlı; olacaktır hakkı;
Ama gören gözün hakkı; ne olacak, nazlı?
Tamam, yap nazını; ama getir dudağı;
Son bulsun; aşk yasağı; getirin yatağı!

[twilight]

BİTTİ DEMEKLE...

Seninle aylar, yıllar geçirmedik mi;
Bir birimize en iyi gelmedik mi?
Senle bir sevgiliden, aşıktan öteydik;
Keşke birlikte ölseydik...


Seninle birlikte bir yola çıkılmadı mı;
Şimdi sözler, yeminler, bozulmadı mı?
Tabii ta en başından, bir bilseydik;
Keşke; dost kalsaydık!


Bitti demekle, bitiyormuş demek; bitti demişsin;
Öldü demekle; ölünüyormuş; ölmüşüm, ölmüşsün.
Aynı caddeden geçerken; bir birimizi tanımaz olmuşsak;
Ne fark eder arkamdan ağlamışsın ya da gülmüşsün!

[twilight]

MİSAFİR

Hiç sevmediğim misafirim, geldi bu gün;
Ne zahmet etti!
Bir de yetmezmiş gibi, arkadaşını getirdi...
Tanıştırayım; baş ağrısı ve migren...


Tanıştığımda çocuktum; sıradan bir gün;
Kapı çaldı; bendeniz açtı...
Gelmesi var, gitmesi zor, bir kaç arkadaşı da götürdü;
İteleye, kakalaya, sinirden... stresten...


Gelme bana, baş ağrım; git bu evden;
Arkadaşını da götür; hiç sevmem migren...
Yeterince dert var başımda; zaten halsizim ben;
Tek isteğim; kafamın içindeki kapıyı bulup gitmen...


* * *


Sevgili baş ağrım ve sevgili migren;
Misafirlere başımın üzerinde yerim var ama...
Sizin için; sözüm meclisten dışarı;
Haydi, çıkın dışarı!