-
BURALARDAN GEÇERKEN...
Eski sevgiliye şarkı yazmak ne zormuş,
Duygular dökülüyor, kırılan kalpten.
O kısacık şarkının tüm hikayesini biliyormuş,
Yazan kişi, kırıldığı yerden...
Kaleme aktığında, bitiyor sanılıyor,
Ama bitmiyor, daha da acıyor, okununca satırlar...
Dillerden dillere aktarılıyor şarkılar;
Ama hikayenin tamamını bir yazan hatırlar!
Buralardan geçersen, kalp kapımı çalarsan,
Şarkılarımın kime yazıldığını anlarsın sen de,
Sevginin üstüne, söylenmedik söz bırakmadım,
Ama yazdıkça, git gide, bitap düştüm ben de...
Buralardan geçersen, kalp kapımı çalarsan,
Şarkılarımdan birisinin ithamı olursan sen de,
Başım üstüne, yazarım bir kaç satır, ederim, bir kaç kelam,
Ama O'nun yerini kimse dolduramaz bu bedende.
-
ÇİÇEK GİBİ (YARAMADI)
Bitmeden önce, ne güzeldi oysa, yeni ekilmiş çiçek gibi,
Umut vericiydi, kök salardı, dallanır, budaklanırdı oysa, bitti.
Kökünden söktün, çiçeklerini döktün, üzerine bastın gittin,
Baharımı, kışa çevirdin, mevsimlerden mevsim beğendin...
Oysa çok yazık, biz bahardık, kıskanırdılar bizi, yedi eller,
Oysa çok yazık, biz karardık şimdi, bize anca gülerler!
Halen bir umut vardı ki, onu da kopardın çok yazdık,
Şimdi bir de, düşeriz dillere, konuşur diller, zatımız, dinler...
Yok... Bu bahar bize yaramadı, varlığı hüzün, yokluğu güzüm.
Ama yok, bu bahar bize yaramadı, bu son sözüm, bul bir çözüm.
-
İSTANBUL GİBİ KALP...
Senin kalbin var ya, senin kalbin,
Hani şu anlata anlata bitiremediğin,
Ama beni içinde çoktan bitirdiğin, İstanbul gibi...
Geliş - gidiş trafiği daima kapalı,
Ne gelen belli, ne giden belli,
Barındırır içinde binlerce misafiri, insan kokteyli!
Rumuz, kimlik gerekli değil; çat kapı, içeride,
Bir çoğunun yok bile takma ismi, belli de değil cismi;
Sadece binlerce erkek cinsi, senin kapında köle!
Benim kalbim var ya, benim kalbim,
Hani şu, aldata aldata bitiremediğin...
Aslında ben çoktan bittim, keşmekeş, çerçöpün dibi,
Bir taraftan kanalizasyonlar akıyor aşağı,
Bir tarafı ise sapsağlam, kırılmaz, altın kaplı...
İstanbul'un yanından bile geçemez, berduş lehçesi!
-
TERTEMİZ
Bugün kalbimin kırıklıklarını süpürdüm,
Her kıyıdan, köşeden; sen çıktın.
Hiç bir şey kalmadı izinden; unuttum;
Senden de, yaşattıklarından da, bıktım.
Çünkü sen, eline geçen ne varsa, yıktın.
Aklımın, tüm anılarını attım bugün,
Gerçi sorsana bir bakalım, akıl mı bıraktın?
Sen, ve bitmek bilmeyen şu inadın;
Öldürmeyen, süründüren kadın;
Zamanımı harcadığın yetmedi, beni de harcadın.
Ama işte, bitti ve gitti...
Şimdi düşüncelerim de, hislerim de, tertemiz!
Senden kalmadı hiç bir iz!
Ben ve geleceğim; hür irademi de alıp;
Sensiz bir ebediyete gidebiliriz!
-
KEŞKE; İSTANBUL OLSAM...
Keşke; İstanbul olsam, yaşadığın şehir,
Gezdiğin yeri, görsem, duysam...
Dokunsan, en köşe bucak kalan yerlerime,
Aşık olduğun şehir olsam;
Şöyle bir donatsan masayı, Boğaz'a karşı,
Sen bana, ben sana, hayran hayran...
Sen benim denizime baksam;
Ben deniz gözlerine...
Sen baktıkça denizime, beni, İstanbul'u görsen,
Ben ise, Dünya'yı!
Keşke; İstanbul olsam, tüm yolların bana çıksa,
Beyoğlu, Fatih, Eyüp, Çatalca olsam...
Şile, Tuzla, Maltepe ve Pendik hatta...
İki yakam da buram buram sen koksa,
Bir araya gelir belki o zaman iki yakam;
Ve sen yürüsen kaldırımlarımda, tıkır tıkır,
Ritmini tuttursan, topuklarınla, şehrin;
Tüm güzelliklerini gölgede bıraksan, şehrimin;
İstanbul, İstanbul olalı, böyle güzellik, görmemiş olsa;
Sokak müzisyenleri bile müziğine hayran kalsa...
Keşke; İstanbul olsam; şiirler yazsalar bana;
Ben de hepsini, tek, tek; sana armağan etsem...
Galata'yı da, Ayasofya'yı da, sana adasam...
Geleceğini bilsem şu an, hemen adadan;
Karşılamaya gelsem seni, tüm heybetimle;
Fatih'in fethettiği şehir, tüm Dünya'nın gözünde,
Binlerce insan kaybolurken sokaklarımda, sen kaybolmasan;
Bütün duraklar, bütün sokaklar bana çıksa;
Sen aydınlatsan tüm sokakları gece, hatta gündüz, Güneş'in mesaisi bitse;
Parıldarsan tüm şehri, önce ben, ve sonra tüm şehir aydınlansa!
-
GEÇECEKSİN!
Hiç bir isteğimiz kalmadı, bu aşkta,
Bitti demekle, bitiyormuş meğer;
Azaldıysa sevgi ve aşk, ne fayda;
''Kal'' demekte, gitmeye bir bilet!
Aşk olmasa da yaşanıyor, nasıl olsa,
Belki başka aşklara yelken açarız, istersek!
Sonuçta, ucunda ölüm filan, yok ya;
Dostça ayrılalım, selam veririz elbet!
İkiden bir çıkınca, bir kalmaz, bunu anlamalıyız,
Biz zaten senle hiç iki olamadık; sen hiç yoktun.
Şimdi bir de seni çıkarırsam hayatımdan, sıfır kalır;
Sıfır nedir ki, sadece, her şeyden en çok yoksun!
Sen aşkın ne demek olduğunu nereden bileceksin?
Ben ağladığım zaman, sen kahkahayla güleceksin!
''Ölüyorum'' demekle, inan ölünmüyor,
Ben bu yalanlara kanmam, geçeceksin!
-
GEZEGEN
İçimde trenler kalkıyor, içinde kimler var, bir sen yoksun;
Aldım kalbimi ve herkesi, başka gezegenlere, hayat aramaya...
Senin olmadığın her yer, cennet bana!
İçimde uçaklar uçuyor, bu kadar mutlu olacağımı sanmazdım ama;
Yolcuların arasında, nefret, intikam, ayrılık ve hüsran da var;
Başka başka kalplerde, yaşamaya uçuyoruz!
Yeni kalpler nefret etsin benden, yeni bedenler ayrılsın,
Yeni intikamlar arasın bu beden; yeni hüsranlara rastlasın!
-
FARKIM BU!
Öyle, herkes gibi aşka küsüp, vazgeçemem,
Yeni aşklar için, kollarım zaman...
Hele, senin gibi biri için, aşka küsersem;
Ben o zaman olurum, kendime düşman!
Çok üzüleceğimi sanıyorsan, yanılıyorsun,
İki gün, üç gün, en fazla bir hafta;
Kalbimde bir kelebekle aynı ömrü taşıyorsun;
Bir de ''unutamaz'' demişsin, ufak at ta!
Kendini bulunmaz Hint kumaşı sanma,
Unuttuktan sonra, sakın başına yanma!
Marilyn Mornoe değilsin tatlım;
Daha güzeli bulunur, makyajına aldanma!
Benim de farkım bu, unuturum; bildiğin erkeklerden değilim,
Senin kapına gidip, kapris çekemem; üzgünüm! Ben böyleyim!
İster külkedisine dönüş, ister prenses ol, mutluluklar dilerim;
Ama geri döneceğimi sanma, yoksa buna, kahkahalarla gülerim!
-
*gabriel garcia marquez'in kitabına bir atıf
YÜZ YILLIK YALNIZLIK
Yok... yok... hiç sevesim yok,
Yeni bir bela bulamam, bela da beni bulmasın.
Çok acı çektim aşkın elinden, yerinde hiç mi durmazsın?
Aşk, sen çok kurnazsın...
Yüz yıllık yalnızlığa mahkum olsam bile,
Aramam sormam seni, neredesin diye!
Aşk, seni hiç merak etmiyorum, neredesin diye sormuyorum,
Bana uzak, şeytana yazık.
Garip, hem de çok garip, tutkularım zarif,
Öylesine kırılgan...
Naif bir yerlerine dokunmuşum, aşkın canı acımış;
Ah... Kıyamam!
Ağlamasın, rimelleri akar...
-
* dostoyevski'nin kitabına bir atıf
SUÇ VE CEZA
Küçük manzaranı genişlet artık,
Başka adamlar var...
Hemen şurada, bir kaç aşk uzakta,
Buram buram kalite kokar.
Yakamdan bir düş, gör farklı bir düş,
Benimle olan düşünün, içi tamamen boş.
Ben aşkın adamı, sen aklının madamı,
İkimiz bir birine çok zıt, bu aşk çok nahoş.
Geçip, git, bu diyarlardan, kendini kurtarmaya bak;
Kendine yeni bir adam bul, eğlen ya da eğlen...
Yepyeni suçlara bulaş, yeni sevgilinle,
Cezamı ise bana yolla, çalışırım ödemeye!