-
Dedikodu
Al elmaya taş atan çok olur: Değerli, güzel ve çekici olan şey herkesin dikkatini çeker. Kimileri onu elde etmeye çalışırken, kimileri de kıskançlığa düşüp onun aleyhinde çalışırlar.
Alnı açık yüzü ak olmak: Herhangi bir ayıbı, çekinecek bir durumu olmamak, iffetli ve şerefli olmak.
Özü sözü bir olmak: Düşünceleri, söyledikleri ve yaptıkları bir olan, ne düşünüyorsa onu söyleyen, içi dışı bir olan kimse.
İki eli yakasında olmak: Ahrette, hesap gününde ondan davacı olmak; hakkını istemek.
Ok yaydan çıkmak: Geri dönülemeyecek bir iş yapmak, söz söylemek ya da bir harekette bulunmak.
Kuru iftira: Hiçbir kanıtı olmayan suçlama.
Kuyruklu yalan: İnsanın kanması için süslenmiş büyük yalan.
Dalına basmak: Hiç hoşlanmadığı şeyleri yaparak birisini öfkelendirmek.
Oyuna gelmek: Aldatılmak, tuzağa düşürülmek.
İçi dışı bir olmak: İki yüzlü davranmayan, düşündüğünü açıkça söyleyen, özü sözü bir olan.
-
Dilli Düdük
Söz gümüşse sükut altındır: Konuşmak her ne kadar iyiyse de, susmak bazen konuşmaktan daha iyi sonuç verir. Öyle ki, hiç ummadığı zamanda bile kişinin sarf ettiği sözler başına iş açabilir; onu zor duruma sokabilir.
Rüzgar eken fırtına biçer: Kişi bir kötülük yaparsa, yaptığı kötülüğün çok daha kötüsü ile karşılaşır; büyük felâketlere uğrar, zarar görür.
Kendi düşen ağlamaz: Girdiği bir işte kendi zararına kendi sebep olan bir kimsenin yakınmaya hakkı yoktur. Çünkü bildiğini okumuş, istediği gibi davranmış, kimseyi dinlememiştir. O hâlde kötü sonuca da katlanmalıdır.
Pireyi deve yapmak: Küçük, basit bir olayı büyütüp mesele yapmak, aşırı abartmak.
Ateşe (yangına) körükle gitmek: Anlaşmazlığı, gerginliği, kargaşalığı artırıcı, her iki tarafı kışkırtıcı söz ve davranışlarda bulunmak."
Kendi kuyusunu kazmak: Kendine zarar verecek davranışta bulunmak.
Caka satmak: Çalım satmak, gösteriş yapmak.
Burnu kaf dağında olmak: Çok fazla kibirli, herkese yukarıdan bakar (olmak).
Hava hoş: Şu ya da bu şekilde olması arasında bir fark olmamak.
Haddini bilmek: Kendi değer ve yeteneğini bilmek, üstün görmemek, kendi yapabileceği şeylerin ötesine geçmemek.
-
Cok sagol Ebru :20:
Aciklamalar iyi fikir. Bazilarinin anlamini bilmiyordum ;)
-
Hop Hop
Bol keseden: Ölçüsüz, çok fazla, bol bol.
Aynı (eski) tas aynı (eski) hamam: Hiçbir şey değişmemiş, eski durumda kalmış.
Al birini vur ötekine: Hepsi aynı, bir ayarda, hiçbiri işe yaramaz.
Vıdı vıdı etmek: Söylenip durmak, hemen her şeyi eleştirip beğenmediğini söyleyerek durmadan konuşmak, etrafındakileri rahatsız etmek.
Sabrı taşmak: Katlanamaz, dayanamaz, sabredemez olmak; tahammül gücü kalmamak.
Bir kalemde: Birden ve toptan, bir işlem ile.
Külâhıma anlat: "Söylediklerin hiç de inandırıcı değil, sana inanmıyorum" anlamında kullanılır.
Anca beraber, kanca beraber: Birbirimizden ayrılmayacağız, işler iyi de gitse, kötü de gitse hep birlikte yapacağız, beraberliği bozmayacağız.
Bir eli yağda, bir eli balda (olmak): Bolluk, varlık, rahat ve huzur içinde olmak.
Kafa tutmak: Karşı gelmek, direnmek, boyun eğmemek.
Meydan okumak: Kavga ya da yarışmaya çağırmak, korkmadığını ve çekinmediğini açıkça bildirmek.
Şeytana uymak: Dinin emirleri dışına çıkmak, haram olan işlere bulaşmak, doğru yoldan ayrılmak.
İpin ucunu kaçırmak: Bir yeri yönetmede veya bir şeyi kullanmada gereken ölçüyü kaçırıp, artık duruma hâkim olamamak; çıkmaza girmek.
-
-
Bu da benden
Bam Teli:
Bam teline basmak:Bir kimseyi, duyarlılık gösterdiği konuda kızdıracak söz söylemek, öfkelendirecek bir şey yapmak.
Yaraya tuz biber ekmek: Bir üzüntünün acısını, bir kusurun ağırlığını daha da artırmak.
Tadı kaçmak: Zevkine varılmaya çalışılan bir şeyde aşırılığa kaçarak olumsuz bir durum oluşturmak, zevki bozmak.
Saman alevi: Çabucak olan
Ömür törpüsü:İnsanı yıpratan, yoran, sıkıntıya sokan, uzun ve yorucu iş.
Bal gibi: Çok iyi, adamakıllı, pekâlâ
Yol yakınken dönmek: Geri dönülmeyecek bir duruma girmeden, önlem alıp geri adım atmak.
Dipsiz kuyu: Sonu görülemeyen, tahmin edilemeyen durum.
Hapı yutmak:Kötü bir duruma düşmek, zarar ve ziyana uğramak
Yanına kar kalmak:Kendisinden öç alınmamak, yaptığı kötülük sert karşılık görmemek, cezasız kalmak
Ateş düştüğü yeri yakar:Bir acının yalnızca onu etkileyenleri üzmesi
-
Arada bir:
Karalar bağlamak: Bir felâket dolayısıyla yas tutmak
Mangalda kül bırakmamak:Hiçbir zaman yapamayacağı işler için yapabilirmiş gibi konuşmak. Yüksekten atmak.
-
anca beraber kanca beraber:)
-
dedi kodu dedikodu
''kuru iftira''
-
kendi kuyusunu kazmak,söz gümüşse sukut altındır,karaları bağlamak,bol keseden atmak.....................