-
SARMAŞIK...
Aşk, düşmüş tene, adeta bir kene,
Kemiriyor insan oğlunu, bin bir sene...
Yataktan döşeğe, mezardan beşiğe,
Herkesin aklı fikri, ''Sen de bir dene!''de...
Havalar tavan, yalanlar, tamam...
Eksik bir şey yapmaz insan, o zaman?
Aklı havada, başkasına verir,
İnsan oğlu böyle, karaktersizliğe kefil!
Herkes, her şey, çok karışık, karmaşık;
Adeta, aşağıdan yukarı, devasa sarmaşık...
Uykular düzensiz, kalpler özensiz,
Sanki büsbütün robotlaştık hepimiz!
Akrabalık yalan, arkadaşlık falan,
Bunlar eski tanımlar, sözlüklerde olmayan...
Gün gelecek,
Dua edecek tanrı;
İnsan oğlu, akıllansın diye...
Kimse bilmiyor,
Bilemeyecek...
Peki ya, niye?
-
ACI KAHVE...
Olmadıysa, olmadı, kısmet bu...
Zorlamaya gerek yok, sen yoluna, ben yoluma!
Umarım, ikimiz için de hayırlısı olur;
En yakın sürede, benden daha iyisini bulursun yanına.
Tamam, sevgili değiliz ama, dost kalabiliriz,
Abartma bence, biz gayet modern iki kişiyiz!
Sevgili olamıyoruz ama,
Selam - sabah, çok mu?
Baş başa yemek yiyemiyorsak da,
Bir acı kahven, yok mu?
-
BULUŞALIM...?
Ben yorgun, kırgın kahraman,
Gardı düşmüş, bırakmış yolda...
Sen hain, küstah savaşçı,
Ben yenilmeye doymayan adam.
Sen kendin, gölgen, ve ruhunla,
Dünyamı hep ters yüz ettin!
Kara günler, geçer dedim;
Geçmedi yine, sebebi o kadın.
Biz ayrılığın, A ülkesinin,
B şehrinde, C caddesinin,
D kavşağında, E dönemecinin,
Tam ortasında, bir birimizle buluşalım.
-
DÜN İLE BUGÜN...
Dün, istemem, aman, gelmesin, diyen kimdi?
Ölüm ölüsüne, dirim dirisine deyip söven kimdi?
Ne ara uslandın, sanki paslandın; bir kenara yaslandın;
Kabul ettin adeta yenilgiyi, kabul et, yaşlandın...
Dün ile bu gün arasında ne değişti ki?
Dün, şeytanın avukatıydım; bu gün, beyaz atlı prens oldum...
Daha dün, katran karadan daha karaydım, bu gün aka bulandım;
İyi miyim, kötü müyüm, ben de, bilmez oldum!
Dün ile bu gün arasında ne oldu ki?
Dün, hayatında gördüğün en kötü adamdım, bu gün, görür görmez kucaklar oldun;
Daha dün, canım cehennemeydi çıkarsam kapıdan, bu gün, girdiğim kapıda karşılandım...
İyi miyim, kötü müyüm, sen ne dersen, o oldum!
-
TÖVBE...
Her aşk, pişmanlık dolu...
Keşke'ler, belki'ler, oldukça var!
Hiç bir zaman belli değil, sağı - solu,
Evleneceğiz'ler gider, gelir, elveda'lar...
Ama ben, artık bir aşka daha kanmak istemiyorum;
Bu, aşksa; aman kalsın... Ben yalnız da mutluyum!
Sevgilim; yalnızlığım; sevdiğim; tekliğim;
Ben bu yola baş koydum; yalnız mutlu öleceğim!
Binlerce tövbeyi bozdum; aklımı aşkla bozdum;
Kırık kalpler koleksiyonumu görmek isteyenlere göstereceğim!
-
YAŞASIN...
Sen, kim oluyorsun? Hayır, kim oluyorsun?
Cidden, hangi hakla, beni; yargılıyorsun?
Çok seviyorsun - tamam, bayılıyorsun, falan...
Ama ne hakla kural takıyorsun?
Ne zorun var, istediğimi yaparım, istediğimi yapmam,
Annem misin, babam mı? Yoksa, sıradan mı?
Bu gün varsan, yarına var mısın, kesinliği var mı?
Ne suretle bana kelepçe takıyorsun?
Onunla, bununla, konuşma, sakın, onlara bulaşma,
Oldu hanımefendi, emrine, aman sen sakın bozulma,
Seni ailen bu hallere getirdi, ''Kızım, sen çok paşasın'';
Kadın bir az sussun da, erkek, kafasını yaşasın!
-
VÜCUTLAR...
Kül tablamdaki izmaritlerin, yarısı sen; yarısı ben;
Bütün dertleri zaten bölüştük...
Sevişebildiğimiz kadar seviştik;
E, artık, ayrı yollar...
Ne yani? Bu kadar mı, bir aşkın tanımı?
Bu kötü yanı mı?
Hiç iyi yanı yok mu; tartıştık...
Cevap bulamadık, keşke bulabilseydik...
Ne senin dediğin olsa, ne benim dediğim olsa,
Bir kaç gün gitsen, bir kaç gün sonra gelsen...
Ama yok sende değil mi, bir kararda tam orta,
İlla ya yek olacak ya hep, ki hep'i de bilmezsin sen!
Kalpler birleşemiyorsa, akıllar birleşemiyorsa,
Hatalardan vazgeçilip, yaptıklarıyla yüzleşemiyorsa,
Bırakın... Yalnız kalayım, yalnız kalsın O,
Yalnızlığın zaten kitabını yazdım, anlatın, okuyan varsa...
Kalpler birleşemiyorsa, akıllar birleşemiyorsa,
Vücutlar birleşmiş, söyle neye yarar, anlam katmaz aşka;
Ama sen aşktan ne anlarsın ki; ama belki, dillerimiz ayrı;
Aşk yoktu sözlüğünde, ayrılıkla dolu sözlüğündeki her sayfa!
-
Piyon!
Ben yazdıklarımı, kolay kolay silemem;
Daha önce hiç denemedim, denemem...
Doğruysa, doğru, yanlışsa; yanlış;
Gerisi takdire ilahi, beni aşar, bilemem.
Ben çizdiklerime, tekrar şans veremem;
Kötümser değilim, ama iyimser de denemem.
Gittiyse, gitti, geri dönüşü yoksa;
O yalvarmalara, ağlayıp sızlamalara, ben hiç gelemem.
Aşka sevgim sonsuz, sevgiye, saygım sonsuz;
Ama ölmeyeceğim ya, yaşayacağım da O'nsuz...
Gittiyse gitti, bittiyse bitti, hiç birimiz vazgeçilmez değiliz;
Şah; ayakta durabiliyor halen piyonsuz!
-
BU ŞARKILAR SANA...
Ardından kaç şarkı yazıldı, haberin var mı?
Kaç kitapta, adın saklı?
Filmlere konu oldun, yeni bir renk tonu oldun,
Gidişinin ardından, tüm aşklar bana yasaklı.
En güzeline de, en özeline de; kalbim kapalı artık;
Seni sevmişim ben, tatmışım en güzelini aşkın...
Öyle ya da böyle, seninle bir aşka imza attık;
Artık güvenesi yok pek de; güven duygum şaşkın.
Merak etmişsin, sebebini uykusuzluğumun;
Tüm rüyalar çıkıyorsa sana...
Eş dostla uyumsuzluğumun, sebebisin, anlasana.
Başka kalplere doyumsuzluğumun;
Bu raddeden sonra; aşktaki bireysel sorumsuzluğumun;
Kalpteki son sonsuzluğum; bu şarkılar sana!
-
BİR DE BAKTIM Ki...
Ben, bizi çok iyi biliyordum; benim dünyam farklıymış;
Farklı pencereden bakıyormuşum, senin bünyen farklıymış!
Meğerse ben bizi, iki aşık gördüm...
Belki de, hayal gördüm.
Ben, bizi çift biliyordum; meğerse biz birer tekmişiz;
Bir birimizden nefret ediyormuşuz, bir birimize çekmişiz...
Oysa ne farklıymışız biz, onu gördük...
Belki de çok aynıymışız, aynılıktan öldük!
Hani biz mükemmeldik; hani ben bir tanendim,
Hani sen can paremdin, benim aynamda?
Mükemmellik yetmiyormuş; bir tane olmak anlam ifade etmiyormuş;
Bir de baktım ki; dönüyormuş dünya senin etrafında...
Bir de baktım ki, dönmüyormuş dünya benim etrafımda.