PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : oficiel 2001 "TÜRK KADINI BENİ DAHA ÇOK ÇEKİYOR!"



ferid
31-05-06, 03:48
Officiel
2001
"TÜRK KADINI BENİ DAHA ÇOK ÇEKİYOR!"
http://img248.imageshack.us/img248/9936/officiel20012wk.jpg (http://imageshack.us)
Yeni albümü için Türkiye’ye dönüş yapan Tarkan’la söyleştik. Hayallerini, yurt dışı macerasını, Türk pop müziğine bakışını konuştuk. Ama itiraf etmeliyim ki, karşısında beni bulunca, her şey aşk ve cinsellik üzerine odaklanıverdi...

Röportaj : Duygu Asena

Güzel olmuş, Yeni saçları, pardon imajı yakışmış... Kilo da vermiş .... Hoş yani..... Çok da içten... Aslında düşündüğünde düşündüğünü söyleyememek zor geliyor. Basında da sadece ve kendi dilini anlayacak insanlarla konuşmak istiyor. Ama bu kolay değil... herkes ondan bir şey istiyor... Yapmayınca boykot ediliyor... kendisi mi olmalı yoksa kendinden beklendiği gibi mi davranmalı? Kararsız görünüyor... Kadınları çok seviyor ama onları tamamen anladığını sanmıyor. O henüz 28 yaşında... konuşmamızın sonunda soru soran taraf o oluyor. Karşısında beni bulunca, duygusallıktan cinselliğe kadınlara dair soruyor da soruyor....

"HERHALDE KANIM ÇEKİYOR, TÜRK KADINI BENİ DAHA ÇOK MUTLU EDİYOR. YABANCILARLA DA İLİŞKİM OLDU AMA BİR ŞEYLER UYMUYOR, TUTMUYOR."

DUYGU ASENA : Tarkan, hayal kurar mıydın çocukken?
TARKAN : Kurardım. Allah’ım hep şarkı söylememe izin ver, başka bir şey istemiyorum derdim, ama bu kadarını hayal etmemiştim. Bildim bileli şarkı söylüyorum. Ortaokul, lise dönemleri, Üsküdar Musiki Cemiyeti falan, ama şöhret olamayacağımı hissettim, Almanya’ya dönmeye karar verdim. Türk müziği eğitimi aldım, fakat çok zor geldi, bu müzik piyasasının parçası olamayacağımı hissettim. Kimseyi tanımıyordum, çevrem yoktu, o dönem çok dua ettim. Allah’ım ne olur bir fabrikada işçi olarak çalışmamalıyım, şarkı söylemeliyim diye.

D.A : İlk parçan neydi?
T : Kıl oldum abi. Sözünü ben yazmadım zaten, ama her şeyin bir başlangıcı var, dikkat çekti, tepki topladı çok. Sonra Gipsy Kings’in bir şarkısı vardı, ona söz yazdım, Vazgeçemem’le ilk kez galiba insanların kalbini fethettim. Tarkan’ı tanıdılar, a dediler, herhalde bu çocuk hassas çocuk, kıl tüy diyor ama.....

D.A : Peki sonra tanınmaya başladın, o zaman, "hayallerim gerçek oldu, çok mutluyum" dedin mi?
T : Hayır, hiçbir zaman, hala yeni bir başlangıç gibi geliyor bana her albüm, her başarı. Hiç tatmin olmuş değilim, üstelik ben memnun değildim o albümden. Bu ben değilim, aldığım eğitim çok daha kuvvetli diyordum, hiç tatmin olmuş değildik, çünkü ne yaptık şarkı yazamayınca, çevremiz olmayınca? Bilimum Gipsy Kings’lere falan sözler yazdık, Ajda Pekkan’ın yaptığı gibi yani.

D.A : Ajda Pekkan dedin de, o da yıllardır "arkanı dön ve çık- kimler geldi kimler geçti" diyor... Sen de uzun zamandır Şıkıdım Şımarık’la ortalardasın, yani sen de hep aynı şarkılarla....
T : Allah korusun, Allah korusun... En büyük korkum o. Yeni parçalarım hazır. Türkiye’de 4 yıl önce çıktı Şımarık, bundan iki yıl önce dünyada patladı, hala çağırıyorlar Şımarığı söyle diye.

D.A : Bu şarkılar da Sezen Aksu’nun zaten, yani başarının yarısı onun, ama hiç Sezen’in adı geçmiyor.
T : Yo, çok geçti. Ben her fırsatta dile getirdim. Bundan bir önceki albüm kendini tamamladı bence. O albüm beni ben yapan şarkılardan oluşuyor belki ama yeni albümden Kuzu Kuzu var, bir iki hafta sonra piyasaya çıkacak. 45-50 senfonik kemanla başlayan, üstüne Arap vurmalılarının girdiği çok hoş bir sentez. Sözü, bestesi bana ait, o yüzden çok büyük heyecan ve tedirginlik hissediyorum. Yeni albümde 12 şarkı var, single çıkacak önce, sadece bir an önce dinleyicime ulaştırmak istiyorum. Şarkımı, özel bir tanıtım düşünmüyorum, video klibi çekilecek. Şımarık ve Şıdım’ı yanlış anlamayın küçümsediğimden değil ama onlardan farklı, daha romantik, daha anti-maço bir Tarkan geliyor, yakalarsam muck değil de , bu defa "kuzu kuzu" geldim dilediğince kapandım dizlerine, bu kez gururumu ateşe verdim yaktın da geldim" diyorum.

"AŞK İÇİN KÖPEK OLURUM."

D.A : Peki sen hangi Tarkan’a daha çok uyuyorsun, yakalarsan muck mu....
T : Ben köpek olurum aşk için. Kuzu kuzu, köpeği olurum aşkımın, kalbimin yani, dolayısıyla yakalarsam derken de yine aynı Tarkan’dım. Ama başkasının yazdığı bir şarkıydı o, ben yorumcuydum.

D.A : Kaç kere aşık oldun?
T : Belki de hiç olmadım, bilmiyorum.

D.A : En çok sevdiğin kadında bulduğun aşkı biraz tarif etsene, şu anda biri geldi aklına herhalde, sormayacağım, nasıl olsa söylemezsin.
T : Tanımazsın da zaten, lise zamanlarında öyle bir aşk hatırlıyorum, sonraki aşklarım hep beklentiye dayalıymış, onu yeni anlıyorum, kaçışmış, korkularımmış. Bir kadının kanatları altına sığınmakmış belki de , bilmiyorum.

D.A : Ne anlıyorsun aşktan?
T : Teslimiyeti anlıyorum.

D.A : Karşılıklı teslimiyet mi?
T : Evet, beklentisizlik anlıyorum, bir o kadar da kalpten bağlılık anlıyorum, Bütünleşme anlıyorum, güç hakimiyeti, güç savaşı yerine tamamlamalı erkek kadın birbirini, dolayısıyla eşit benim gözümde. Tüm zayıflıkların paylaşılmasını anlıyorum, aşkta kompleksti, kapristi, kıskançlıktı bunları tanımıyorum.

D.A : Sadakat?
T : Sadakat , zor. Keşke, keşke... Ben sadık biriyim, onu biliyorum, sevdim mi, çok eşliliğe de inanmıyorum.

D.A : Gerçekten mi, oysa erkeklerin çoğu pek sadık kalamıyorlar, kendilerine hak görüyorlar bunu, o an aşık bile olsalar.
T : Yoo, ben değilim, sizi dinledim de daha önce televizyonlarda kızarken, kadın haklı dedim. Biz erkekler rezil yaratıklarız yani. Yalnız bekar olduğumda çok eşlilik olabilir, doğru kişiyi arayıştır, kadını tanımaktır belki. Ama ilişkilerimde aldattığımı da hatırlamıyorum.

D.A : En uzun ilişkin ne kadar sürdü?
T : Elif Dağdeviren’le en uzun ilişkim, 2,5 ya da 3 yıla yakın, sonra olamadı, kimseyi üzmek istemem ama yaşadığım ilişkiler biraz üzdü beni galiba. Aşka inancımı yitirmedim ama belki kendime inancımı yitirdim biraz.

D.A : Yani düşlediğini mi bulamadın ilişkide ve karşıdaki kadında?
T : Hayır, kendimi hiç tanımamış olduğumu anladım, önce kendini tanımak lazım, ben kimim, ben ne istiyorum. Çaresizliklerimin, yalnızlıklarımın tuzağına düşmüşüm, bunların farkına vardım. Aşık sanmışım kendimi, korkmuşum yalnız olmaktan, yalnız uyumaktan, şimdi farklı hissediyorum kendimi, şu son bir kaç aydır özellikle.

D.A : Yok mu şimdi kimse hayatında?
T : Yok. Son sekiz aydır kimse yok, bir o kadar da ilk kez hayatımda o da yanlış anlaşılacak ama olabildiği kadar çok insanla tanıştım, yani her gün biri yok hayatımda ama... O zaman kadın tanıma şansım olmadı, şöhretin zorlukları, düşünün ben Elif’le beraberken 22 yaşındaydım, daha çocuktum. Aşkı nasıl tanıyabilirim ki o yaşta, hala tanımıyorum.

D.A : Sekiz aydır hiç hayatına kadın girmedi mi ?
T : Girdi ama aşk girmedi.

D.A : Senin gibilerin durumu çok acayibime gidiyor Tarkan. Amerikan filmlerinde falan görüyoruz, ünlü erkeklerin kapısının önünde kızlar bekliyor, onunla yatmaya hazır... Bu genç bir erkek için nasıl bir şeydir, istediğin an onlarla yatabilirsin. Bu insanın kişiliğine ne yapar, şimdi kapıya çıksan beş tane, bara gitsen on tane...
T : Evet, ters tepiyor bir anda, en son geldiğimden beri Türkiye’de birkaç kez özel partilere katıldım ve oturduğum yerde sırayla tanımadığım kadınların kendilerini tanıştırdıklarına ve seks talep ettiklerine şahit oldum, bir anda benim değer yargılarım alt üst oldu, Türkiye’de oluyor bu. Dolaylı dile getiriyorlar belki ama anlaşıyor zaten.

ferid
31-05-06, 03:50
D.A : Ne diyor mesela?
T : Bir tanesi unutamıyorum, okuduğunda bu lafı ettiğini hatırlayacak. Tanışmıyoruz. Oturuyorum, önümde Red Bull, bir anda fısıltı duydum "Bana bir öykü anlat Tarkan" dedi. Efendim, dedim: "Bana seksi bir öykü anlat..."

D.A : Ne dedin buna, "sağ olun vaktim yok" falan mı?
T : Ona benzer bir şey çünkü orada biri daha vardı, kalbim aslında onun için çarptı o anda, sonra sana anlatacak bir öyküm yok, affet dedim. Ve gitti. Bu defa kendi dürtülerimi tarttım, ben ne istiyorum aslında, hep onların talebi, onların isteği var. Ben kimim, ben kimi arzuluyorum, hepsi birbirinden güzel kadınlar ama yok, ben daha duyarlı bir insan arıyorum. Ben daha duyarlı bir erkeğim, o boyutta olmalı diye düşünüyorum benim tanışmalarım da sevişmelerim de....

D.A : Yani sen hoşlandığın kadına, gel tatlım yukarıdaki odaya yarım saat diyecek türde bir erkek değil misin?
T : Bu bende zaman zaman olabiliyor, nadiren oluyor ama bu tehlikeli. Olmadı değil o da , dönem dönem erkeklerde cinsel olarak öyle bir şey oluyor... Beş dakika içerisinde tanıştık. On dakika sonra oldu.

D.A : Sonra onların devamı geliyor mu? Bu kendini tatmin gibi bir şey,
T : Evet çirkinleşiyor bu defa da seks, oysa müzik gibi benim için sevişmek. Her tınıyı, her notayı hissetmeliyim içimde, yoksa iki dakikada oldu bitti, kendimi bir kadının hissedeceği gibi belki de kullanılmış , adi hissediyorum.

D.A : O gidip bir sürü insana anlatacak, mühim olan Tarkan’la birlikte olmak...
T : Evet, anlattıkları da oldu. Bundan onur duymadım, oh ne güzel götürdüm, şöyle yaptım böyle yaptım diye, bunların tam aksine çirkin hissettim kendimi.

D.A : Kadınlara karşı olumsuz duygular oluşuyor mu?
T : Ben kadınları çok seviyorum. Yani o türüne karşı olumsuz oluyorum. Önyargıyla yaklaşanlara. Ama şuna da bayılıyorum, amacı cinsellikse, beni gerçekten arzuluyor, bunu hissettiriyorsa yani tamam Tarkan olduğum için bu da büyük faktör ama doğalsa, o zaman ben de aynı şekilde hissediyorum. Sekstir bizi bir yere getiren ama daha sonra onu kullanmaz, ona saygı da duyuyorum.

D.A : Kafanda bir kadın tanımı var mı? Benden genç, benden yaşlı diye yargıların var mı?
T : Benden hep daha olgun kadınlarla birlikte oldum geri baktığımda evet. En az beş yaş, belki daha da fazla ama bugün büyük değişimler hissediyorum kendimde, bu tabii kendimle yüzleştiğim için, hep kendimi deştiğim için... Mesela şimdi benden küçük kızlara sempati duyuyorum. İlk kez belki de bir şeyleri çözüp geride bıraktığım için, belki bir anne şefkati aradım o kadınlarda, ben artık hissetmiyorum bunu. Ama olmaz demiyorum, böyle bir şey yanlıştır demiyorum, öyle tabularım hiç yok, toplumun kuralları zaten çok da önemli değil, aşk bu , tanımaz ki yaş baş.

"İNGİLİZCE BİLMİYORDUM, ALBÜMÜ YAPAMADIM."

D.A : Senin şu Amerika serüvenin nedir Allah aşkına? Ne yaptın orada?
T : 95’den beri Amerika’dayım. Çok önemli bir şey yaptım, ilk kez kendimle oldum, şöhret falan bir kenarda kaldı, orada sıradan bir hayat yaşadım. Dil öğrendim bu arada, beş yıl önceydi benim İngilizce şarkı projem ama olamazmış ki o zaman, ne birikimim varmış ne İngilizceyi biliyormuşum doğru dürüst, ne de müzik piyasasını. Orada bu 5 yıl zarfında bunları öğrendim. Şimdi şarkı söyleyebilirim İngilizce, hazır hissediyorum.

D.A : Var mı İngilizce albüm projesi?
T : Bu konuda çok vaadler verdim ki Türk dinleyicisi artık bu konuyla ilgili hiçbir şey duymak istemiyor, var tabii. Ertegün de artık sıkıştırıp duruyor, büyük saygı duyuyorum beni bunca yıl beklediği için. Sözleşmelerimiz vardı, şu anda yapmış olmam gerekiyordu. İngilizce albüm iki tane çıkarmış olmam gerekiyordu, bekledi. Şımarık ve Şıkıdım da dünyada patlayınca... Her şey olması gerektiği gibi olmalı hayatta, zamanı şimdi bence İngilizce albümün, ama yine de Türkçe albüm yapmak istedim, yaptım. Hazırda İngilizce şarkım yok. Bundan sonra olacak.

D.A : Amerika’da sokağa çıkınca tanınıyor musun?
T : Yok, buradaki gibi değil, Meksikalılar oluyor New York’da Alman turistler oluyor, onlar tanıyorlar, Amerika’da rahatım, orada rahat battı, buradaki ilgiyi de özledim çok. En çok dinleyicimi özledim, o enerjiyi özledim, burada olduğumdan beri tüm sevgiyi hissediyorum içimde, sabırsızlıklarını, kimi zaman öfkelerini....

D.A : İyi ki yeni albümün çıkıyor, beş yıldır söz veriyorsun yapmıyorsun, iki tane şarkıyla idare ediyorsun.
T : Çok önemli şeyler oldu, benim de hiç beklemediğim, hiç ummadığım, 45-50 ülkede şarkılarım dünya listelerine girdi, ben de beklemiyordum. Yeni başlıyor bence.

D.A : Hayallerin boyut değiştirdi, şimdi dünya ile ilgili hayallerini yapabileceğine inanıyor musun?
T : İnanıyorum, sonuna kadar hem de. Daha fazlasını iste, içindeki sesi dinle falan, çok doğru, isteyince olabiliyor her şey, Michael Jackson da olunabilir, Elvis Presley de olunabilir ama bu müzikte olmaz, belki sinemada olur.

D.A : Sinema var mı hayalinde?
T : Var. Bazı ön çalışmalar var burada, benim ön çalışma dediğim 3 yıl sonra gerçekleşecek bir şeydir.

D.A : Güzellik yarışmasının konseri için, 250 bin dolar, 10 koruma, mum ışıklı odalar, özel tuvaletler istemişsin, bunlar doğru mu?
T : Özel tuvaletler falan istemedik.

D.A : Belki de bunları istemesen imajın dağılacak, "tamam ya ben şurada otururum" dememen lazım herhalde. Biraz numara olabilir bu tepkiler....
T : Çok tevazu gösterirsen inanıyorlar hakikaten, süt banyoları, bilmem ne suları gibi kaprislerim hiç olmadı... Daha hassas mı konuşayım, her yere çekilecektir bu ... Nefret bir hayat aslında bu, düşündüğünde, düşündüğünüzü söyleyememek........

D.A : Düşündüklerini açıkça söylemek de bir tarzdır... Söyle bence.
T : Valla bazen kabul edilmesin diye çok fazla fiyatlar çekiyorum, reddedileyim diye ama bazen de, çok istiyorsam projenin bir parçası olmayı, bütün kolaylığı sağlıyorum, maddi manevi. Bir de iyi organizasyon olmalı, ben çünkü titizim işimde. Olabildiğinin en iyisi, mükemmel yok belki ama... Karşı tarafla aynı noktada buluşmayınca olmuyor, uzak durmayı yeğliyorum, ama benimle ilgili insanlar yanlış imaj çizmeye bayıldılar.

D.A : Nasıl bir yanlış imaj?
T : Bir kere tanımamalarına rağmen Tarkan şöyle, Tarkan böyle demeleri hiçbir işe yaramadı aslında, düşünüyorum da şimdi, dinleyicim her zaman hissetti benim kim olduğumu. Şarkı var yani, şarkı yeter. Ben çünkü yalan da söylemedim hiçbir zaman dinleyicilerime. Vatan haini de oldum ben. Her şey oldum ben, özelimin en derinine kadar inildi hep, saygı duyulmadı.

D.A : Nasıl başediyorsun söylenenlerle?
T : Valla ben asi çocuğum, çocukluğumda da bildiğimi okurdum, annem söylüyor şimdi küçükken de seninle başedemezdik diye. İyi bir çocuktun ama sana istemediğin bir şeyi kabul ettirmek çok zordu der annem...

D.A : İlk suçun çişim geldi demekti...
T : Çişim geldi dedim, ama bu , dünyanın en büyük suçunu işlemişim gibi aktarılınca reddettim bunu, belki yeri ve zamanı doğru değildi ama cinayet mi işledim, banka mı soydum? Benden özür dilemem beklendi, hayır, aldım başımı Amerika’ya gittim. Yani hep kalbimi dinledim, susmam gerektiyse sustum, bir şarkıyla anlattın ben kendimi dinleyicime. Ben konuşmacı değilim, politikacı değilim, car car müdafa edecek değilim kendimi. Şarkımı söylerim, ben müzisyenim. Kuşkusuz basınla birbirimize ihtiyacımız var, bunu biliyorum. Reddetmiyorum onları, ya da küçümsemiyorum asla ama bir yere kadar, her şeyin bir sınırı olmalı. Türkiye fazla dejenere olmuştu, ben geziniyorum televizyon kanallarını, inanamıyorum. İsim vermeyeceğim bazı televizyon programlarında bazı ünlülerin söylediklerini, ettiklerini, yaptıklarını görünce ben utanıyorum adlarına.

D.A : Nasıl koruyacaksın kendini? Herkes senin peşinde.
T : Daha özenli olmam gerektiğini fark ettim, basında dilimi anlayacak insanlarla sohbet etmeyi istiyorum ama gerçekten çok zor. Çok acayip bir şey, herkesi mutlu etmek gerekiyor, bekli de gerekmiyor ama o bekleniyor ben de. Herkes bir şey istiyor, her televizyon kanalı, her radyo istasyonu...

"ZUHAL OLCAY’A AŞIKTIM."

ferid
31-05-06, 03:51
D.A : Türkiye’de pop müziğin son durumunu nasıl buluyorsun?
T : Valla, müziğin her türünü tüketmişler, çok üzücü. İsim vermemek lazım ama idol dediğim insanlar bile bugün yoklar. Üretim tembelliğini hissettim ben son birkaç yılda, herkes her şarkıyı söyleyebiliyor, ayrı ayrı stiller, müzik kürleri oluşamadı Türkiye’de, aslında her şey birbirine karıştı, herkes her şeyi söyledi. Herkes her şarkıyı söylememeli ve herkese her şarkı yazılmamalıydı da. Birileri yazdı herkese, canım şarkıları söylemediler, rezil ettiler. Her sene bir düşüş oldu grafikte, satışta da, kalitede de. Amerika’da da her gün yeni bir grup çıkıyor ama bir o kadar da müzik türü var orada, burada öyle bir şey yok. Ne güzel stili var diyecek biri yok. Emek yok, plak firmaları gereken bütçeyi ayırmadıkları için iyi prodüksiyonlar yapılmıyor, iki ay içerisinde bitireceksin albümü diyorlar, alelacele bitiriyor, kötü okumalar, kötü kayıtlar, kötü şarkılar. Ben her albümümde kendimi yenilemeliyim diye düşünüyorum, işte dört sene oldu ara vereli, öğrenmeye aç biri olduğum için, müziğime de yansıyor bu. Yeni albümümü dinlediğinde anlayacaksın, böbürlenerek anlatmıyorum ama çok emeğimiz var bu albümde, büyük paylaşımlarla yapıldı bu albüm.

D.A : Beğendiğin biri var mı Türkiye’de?
T : Var tabii. Açıkçası son zamanlarda, son bir iki yılda ben fetheden bir şarkı olmadı. Kuşkusuz Türk toplumunda da olmadı ki, satmıyor hiçbir şey.....

D.A : Sezen’in Keskin Bıçağı, Sarı Odalar’ı tuttu...
T : Sarı Odaları çok sevmiştim. Sezen zaten hep ayrı benim için. O idolümdü yani. Di demek istemiyorum, hala idolüm bence. Candan Erçetin’in albümü çok iyiydi mesela, yürekten söylüyor o kız, sözleri çok iyi, Mete Özgencil çok iyi yazıyor. Benim albümümde de var Mete. Herhalde Teoman samimi geliyor insanlara ki, galiba şu anda en çok o dinleniyormuş. Samimiyettir zaten aslında yakalayan, çok büyük prodüksiyonlarla şarkılar yapan değil. Kızacaklar ama kalpten söyleyen yok, herkesin sesini dinlerken, bir ispat, bir ego hissediyorum, ben ondan daha güzel söylerim, ben nasıl da daha güzel bağırırım filan....

D.A : Sen kimsenin şarkılarını söylüyor musun konserlerinde?
T : Sezen’in bir iki şarkısını söyledim, yıllar önce Zuhal Olcay’ın bir şarkısını söylediğimi hatırlıyorum, ona aşık olduğum zamanlarda. Platonik olarak aşıktım ben ona, bakışına, tarzına, oyunculuğuna, duruluğuna, softluğuna....

D.A : Şu an diline dolanan Türkçe şarkı var mı?
T : Çok kötü, çok kötü..... son zamanlarda hiçbir şey dinlemedim. Nostaljiyi çok özlüyorum, yıllar önce severek aldığım Türkçe albümler vardı, baştan sona büyük hazla dinlediğim, Sezen Aksu albümleri, Nilüfer albümleri. Kayahan’ın şarkıları... Tarkan’a ne olmuş hiçbir şeyi beğenmiyor, küçümsüyor diyecekler ama öyle de değil yani. Ben burayı bıraktığımda daha farklıydı burası, ben bir buçuk yıldır bu albüm üzerinde çalışıyorum, belki bu da çok abartılacak kadar uzun ama emek şart. Prodüksiyonlarına katkım olsun isteğimim isimler var mesela, Özlem Tekin, bence onu anlamadılar.

D.A : Taviz vermeyen bir tip galiba....
T : Evet, ama şimdi vermeye başladı, tuzağa düşürdüler onu ama vermese daha iyi olurdu. Albümü yapılacak, isterim katkım olsun. Devrim diye bir çocuk var, Almanya’dan gelmiş onun geleceği iyi olacak. Yeni birkaç isim de var burada daha kimsenin bilmediği, belki şarkımla, fikirlerimle destek olmak isterim. Türkiye’de müzik piyasasının kalkınması lazım. Herkes katkıda bulunmalı, bütün birincilikleri bir kenara bırakarak herkes müziği düşünmeli bence.

D.A : Türkiye’deki kriz seni de vurdu mu ?
T : Maddi manevi etkiledi aslında. Çıkıp beni etkilemedi demek istemiyorum, manevi olarak etkiledi aslında. Ben Amerika’da yaşadım yıllarca, oranın standartlarına göre harcadım, biraz da savurganlık ettiğimi şimdi anlıyorum. Evet biz de biraz tasarruf etmek zorunda kaldık, bu da iyi oldu, ders oldu bana. Beni çok sarstı aslında, televizyonlarda her gün ilk kez bu kadar politikaya yakınlık duyuyorum çünkü ilk kez insanım için üzülüyorum. Beni yaralıyor bu hale gelmiş olmamız.

D.A : İlgileniyor musun bu tip haberlerle?
T : İlgileniyorum, ben de şaşırıyorum bu kadar ilgili olduğumdan dolayı. Şaşırıyorum çünkü gençlikten herhalde, fazla ilgilenmezdim, şöhretle başımı döndüren neyse o daha fazla ilgimi çekerdi. Şimdi bir parçası hissediyorum, ya da ben de aynı zorluğu yaşadıysam şu şartlarda, içler acısı. Ayaklanıyor insanlar.

D.A : Olduğunla, topluma göre olması gereken Tarkan arasında çok büyük uçurum var mı?
T : Vardı, iki değil bir Tarkan olmak istiyorum ben. Üç dört tane Tarkan vardı, olduğu gibi olan, sokakta olması, gezmesi gerektiği gibi olan, sahnedeki Tarkan, ama bir tane Tarkan olsun istiyorum artık.

D.A : Mesela kimileri kamera önünde aşırı nazik ama kendi özelinde anormal küfürbaz, kaba falan, sende böyle uçurumlar var mı?
T : Yok aslında. Ama iç dünyamda oldu, belki korkutuldum, bir çişim geldi dedim, söylemem gerektiğini öğrendim. Kokteyllere giden Tarkan da hep aynıydı aslında, mütevazi, olduğu gibiydi, yine kalbiyle yaşayan biriydi ama mesafeliydi. Sahnede öyle süslü kelimeler kullanıp insanları etkilemeye çalışmadım hiç. Kendim gibiyim sahnede, ağlamak istersem ağlarım, düştüysem düşerim.

D.A : Ama havaalanında gazetecilere "bırakın annemle kucaklaşayım" dediğin için üzülüyorsun, halbuki o sensin işte. Nasıl çözeceksin bunu?
T : Nasıl yapacağımı bilmiyorum, Tarkan’ı şımarmış olarak veriyorlar, benim doğal hakkım bunu istemek.

D.A : Şımarmışındır, şımarmamak mümkün mü?
T : Evet , dozu önemli, şımarmak evet, belki kendime güvenim arttıkça biraz hayrat olmuş olabilirim, yok hayrat demeyeyim, kendimi çürütüyorum hemen. Ama dediğiniz doğru. Başı dönüyor insanın. Şu müzik hediyeyse bununla böbürlenemem ben, hata da yapabilirim. Allah korusun sesime bir şey olabilir, o zaman ne kalacak geriye?

"BAZEN DUYGULARI BOŞVERİP SEKSE TESLİM OLURUM"

D.A : Türk kızlarla yabancı kızlar farklı mı?
T : Evet. Evet ama kadın her yerde aynı, kadın duygusallığıyla hep aynı, kuruntulu olmasıyla, diken üzerinde olmasıyla, bir çoğu kadar da erkekten daha rahat olmasıyla, daha geniş olmasıyla aynı. Herhalde kanım çekiyor, Türk kadını beni daha çok çekiyor, daha mutlu ediyor. Yabancılarla da ilişkilerim oldu, bir şeyler uymuyor, tutmuyor. Türk de demeyelim aslında, Akdenizli diyelim, Akdeniz demek daha doğru olur, daha duyarlıyız, daha sıcağız.

D.A : Sık aşık olmadığına göre, yalnız kalıyor musun? Mesela seks yapmadan ne kadar zaman durabilirsin?
T : En fazla 24 saat dermişim, hatırlıyorum 6 ay da olmuştur....

D.A : Belki de ne zaman istersem bulabilirim diye düşündüğün için durmuşsundur. Kız bulamama endişen olsa belki de önüne gelene saldırırdın.
T : Anladım ne demek istediğini, ben hiç öyle düşünmedim. Elimi sallasam ellisi, o yüzden için rahat olsun diye görmedim. Kadını hiç küçümsemedim hayatımda.

D.A : Gel beraber olalım diyen kadınları da hiç küçümsemedin mi?
T : Hayır, sana yakıştırmıyorum dedim icabında, bana sempatin varsa benimle ol, sırf seks de olsa ol ama Tarkan olduğun için olma. Bu bir yarış olmasın, bu bir zafer olmasın. Olmuyor zaten yatakta da olmuyor bu sefer, o kadın numara kesiyor, bu beni de etkiliyor. Belli oluyor zaten.

D.A : Çentikçi değilsin yani....
T : Hayır hiç değilim ama cinsel arzuları da yüksek olan biriyim . Bazen çok nadir olabiliyor yoldan çıktığım, yeter artık illa herşey duygu olmak zorunda değil deyip birlikte olunabiliyor.

D.A : Bazen göreceli bir şey. 24 saat de bazendir, altı ayda bazendir...
T : Eyvah çok ele verdim bugün kendimi. Yok yok duygu çok önemli. Peki ben de kadınları merak ediyorum, size bir soru sorayım. Kadınlar nasıl hissediyorlar cinselliklerin, kadınların yok mudur kendilerini tutamadıkları arzuları, artık yeter dedikleri, illa duygu olmak zorunda mı kadın da ?

D.A : Olmaz olur mu? Ama Türkiye’de kadının işi zor. Cinsellik ayıp... Kadın da seks istediği zaman aşk olmasa da beğendiği bir erkekle birlikte olabilir ama genellikle kendilerini kısıtlıyorlar, ayıp diye... Kadın da duygu olmadan yapabilir, ama bunu hiçbir kadın söylemez bile....

(Bundan sonra Tarkan bana kadınlar üzerine sorular soruyor enine boyuna, kırk yıllık dostmuşuz gibi konuşuyoruz... Ama ne yazık ki teyp kapalıyken... Kusura bakmayın...)

ferid
31-05-06, 03:52
rica ederim onemsiz bak dedigini yaptim:P ahah

Khaos
31-05-06, 03:54
Mesajımı sildim ortadan...
Okuyanaları rahatsız etmeyim...
Eyvallah...

ferid
31-05-06, 03:56
saol kardesim

eratin
31-05-06, 05:17
arkadaşım bu nasıl bir yazıdır ya.ömür yetmez okumaya :) eline sağlık.sağol.

burcu1907
31-05-06, 13:10
oku oku zor bıtırdım :4: saol bizimle paylaştıgın için :36_1_33[1]:

wengin
31-05-06, 13:49
"BAZEN DUYGULARI BOŞVERİP SEKSE TESLİM OLURUM"

bravo :36_11_6:

HakanÇelik
01-06-06, 12:33
:4: :4: :4: :4:

sürpriz
29-06-06, 07:52
arkadaşlar yazımızz uzun fakat cok gusel... yukarıdaki iki arkadaş gibi konuyu özetleyip işin sadece cinsel içerik konusuna takılıp gülmekten yerlere yatanlardan olmayalım... :36_1_10: oku oku bitmez!

şahsen TARKAN la ilgili hiç bir şeyi okumaktan sıkılmayanlardanım ne kadar uzun olursa olsun konuyu açan arkadaşa teşekkürler.... bravo

tarkan_karma
22-08-06, 23:54
teşekür ederim uzun ama güzel bir yazı...

pelince
23-08-06, 00:01
arkadaşım bu nasıl bir yazıdır ya.ömür yetmez okumaya :) eline sağlık.sağol.
bravo tşkkürlerr...

KarMa
23-08-06, 00:03
Duygu Asena yi Rahmetle Anioruz
Topragi bol olsun...